Neyse, dünyada ki en samimi sohbetlerin kadınlar tuvaletlerinde yapıldığına dair olan sarsılmaz bir görüşüm var. Söz gelimi hafta sonu olsun. Olay kahramanı kadınlarımız ise elbette birbirinden farklı hayatlar yaşayan, farklı hayallerin peşinden koşan kadınlar olsunlar. Kimisi yoğun geçen bir haftadan sonra biraz laflayıp rahatlamak adına, kimisi de sevgilisi, kocası yahu arkadaşlarıyla sosyalleşmek adına aynı çatının altında buluşmuş olsunlar. Birkaç kadeh içki, gevşeyen sinirler sonrasında bu kadınlar işemek yahut makyaj tazelemek adına tuvalete yollansınlar. Eğlenceye bak ! Bir kadın tanımadığı bir kadından ancak burada iltifat duyabilir " Ay şekerim saç rengine bayıldım ! Bende tutmadı bu renk. Sana çok gitmiş " Yine başka bir kadın burada itiraf eder " en olmayacak hisleri " " İş arkadaşımla fingirdiyorum ! Üstelik adam evli ... " Bu itirafa tüh kaka diyeceği muhtemel olan bir diğer kahramanımız " Aman canım ! O düşünsün karısını ama sen yine de fazla kaptırma kendini, aman deyim ! "diye şaşırtan tavsiyelerde bulunur. Öyle samimidir ki yaşananlar, tüm bu kadınları yılların dostu zannedebilirsin. Dertler, tasalar, hayaller paylaşılır ayaküstü. Tazelenince makyajlar, tükenince dakikalar bir anda kaybolur tüm bu coşku. Kadınların yolu ayrılır yeniden. Yüzlerinde birlikte ama birbirleri için yapmadıkları makyajlarıyla ...
22 Şubat 2012 Çarşamba
Kadınların davranışlarını anlamlandırmak üzere onlarca sohbete denk geldim. Bir sürü şaka duyup, film izledim. Bunların çoğu kadınlara "has" genel davranış biçimlerinin kabaca şekillendirilmesiyle oluşan genel geçer yargılardan ibaretti." Kadınlar iyi yalancıdır, kadınlar koca peşindedir, iki kadın bir araya geldiğinde mutlaka dedikodu yapar, tüm tasaları nasıl göründükleridir ... vb " Tüm bunları yalanlayacak değilim. Yalnız aynı zamanda şöyle bir ikilem de vardır ki yine aynı kadınlar, otuzunu aşınca hala bekarsa "kız kurusu" olarak sıfatlandırılır, eğer ne giyip çıkardığından çok kariyeriyle alakadarsa hırslı bir "cadı'ya" dönüşür, keyfinden taviz vermeden gönlünce yaşayan kadınsa " aşüfte " oluverir. İşte karışmaya görsün kafası, o vakit sıralar kadın yalanları peşi sıra ... Lakin önce kendine söyler en büyük yalanı ; " mutluyum " der. Kendine benzemeyen hemcinsine acımasızca saldırıp, aşağılar. Sadece kaybettiği için içindeki " öteki " kadını. Derler ya hani kadınlar aslında diğer kadınlar için süslenir diye. Ne komik ! İşte bu kadınlar artık, dayatılan maskelerini kendi seçimleriyle kuşandıklarına inanan yenik savaşçılardır sadece. Aynada ki yansımasında karşılaştığı pişmanlığı perdelemek için yapar bunu kadın. Kendi için !
20 Şubat 2012 Pazartesi
Maydanoz ! Hiç düşünmemiştim seni bu kadar derin, bu kadar detaylı. Benim için sadece genel geçer bir ot oldun. Hatta pek sevmezdim de seni. O keskin kokun, uzun uzadıya çiğneme gerektiren diri yapın beni alt ederdi. Bilirsin, sevmem ben yemeğimi fazla çiğnemeyi. Oysa sen adeta " ben buradayım " dercesine takılır boğazıma alt ederdin beni. Koyu yeşil rengine değinmiyorum bile. Onca yıl diş tellerimin arasına ısrarla sıkışıp durdun. Senin yüzünden gülemez oldum. Sonra sapınla tanıştım. Yok idrar söktürürmüş, yok demir deposuymuş diye yenik düştüm kudretine. Kaynattım şifa niyetine, içemedim. Tanrım ! İğrenç bir tadın vardı. Nefretim kat kat arttı. Sense bana korkunç sürprizler yapmaya devam ettin. O güzelim peynirli böreğe iştahla dalmama, çoban salatayı gözü kapalı kaşıklamama mani oldun hep ! Bir de utanmadan yakıştırıyordun ya kendine limonu. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibiydi sizin beraberliğiniz. Belki de yangına körükle gitmek.
Fakat bu gece ansızın aydınlandım, ön yargılarımı bir kenara attım. Haksızlık ettim sana, üzgünüm. Sen benim hayatımda tanıdığım en karakterli otlardan birisin. O göz alıcı koyu parlak yeşilin, biricik aşkım sarımsağı dahi alt edebilecek kadar keskin tadın, buna nazaran bir hanımefendiye yakışır naiflikte ki duruşun, yaz günlerini anımsatan o güçlü kokun ... Yine de ilişkimizi yeniden yapılandırırken dürüstlüğümden ödün vermeyeceğim. Elbette bir nane değilsin ama kim bilir belki günün birinde ... Neyse seni daha ilk günden bunaltmak istemem. İyi ki varsın sevgili maydanoz !
Fakat bu gece ansızın aydınlandım, ön yargılarımı bir kenara attım. Haksızlık ettim sana, üzgünüm. Sen benim hayatımda tanıdığım en karakterli otlardan birisin. O göz alıcı koyu parlak yeşilin, biricik aşkım sarımsağı dahi alt edebilecek kadar keskin tadın, buna nazaran bir hanımefendiye yakışır naiflikte ki duruşun, yaz günlerini anımsatan o güçlü kokun ... Yine de ilişkimizi yeniden yapılandırırken dürüstlüğümden ödün vermeyeceğim. Elbette bir nane değilsin ama kim bilir belki günün birinde ... Neyse seni daha ilk günden bunaltmak istemem. İyi ki varsın sevgili maydanoz !
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)