20 Şubat 2012 Pazartesi

Maydanoz ! Hiç düşünmemiştim seni bu kadar derin, bu kadar detaylı. Benim için sadece genel geçer bir ot oldun. Hatta pek sevmezdim de seni. O keskin kokun, uzun uzadıya çiğneme gerektiren diri yapın beni alt ederdi. Bilirsin, sevmem ben yemeğimi fazla çiğnemeyi. Oysa sen adeta " ben buradayım " dercesine takılır boğazıma alt ederdin beni. Koyu yeşil rengine değinmiyorum bile. Onca yıl diş tellerimin arasına ısrarla sıkışıp durdun. Senin yüzünden gülemez oldum. Sonra sapınla tanıştım. Yok idrar söktürürmüş, yok demir deposuymuş diye yenik düştüm kudretine. Kaynattım şifa niyetine, içemedim. Tanrım ! İğrenç bir tadın vardı. Nefretim kat kat arttı. Sense bana korkunç sürprizler yapmaya devam ettin. O güzelim peynirli böreğe iştahla dalmama, çoban salatayı gözü kapalı kaşıklamama mani oldun hep ! Bir de utanmadan yakıştırıyordun ya kendine limonu. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibiydi sizin beraberliğiniz. Belki de yangına körükle gitmek.
Fakat bu gece ansızın aydınlandım, ön yargılarımı bir kenara attım. Haksızlık ettim sana, üzgünüm. Sen benim hayatımda tanıdığım en karakterli otlardan birisin. O göz alıcı koyu parlak yeşilin, biricik aşkım sarımsağı dahi alt edebilecek kadar keskin tadın, buna nazaran bir hanımefendiye yakışır naiflikte ki duruşun, yaz günlerini anımsatan o güçlü kokun ... Yine de ilişkimizi yeniden yapılandırırken dürüstlüğümden ödün vermeyeceğim. Elbette bir nane değilsin ama kim bilir belki günün birinde ... Neyse seni daha ilk günden bunaltmak istemem. İyi ki varsın sevgili maydanoz !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder